medicaorg Hizmetlerimiz

Tedavi ve iyileşme sürecinde her adımda size destek vermek üzere hizmetlerimizi tasarladık.

Havalimanı – hastane ve konaklama tesisi arasında transferler, tercümanlık hizmeti, hastane, hekim ile tıbbi müdahale öncesi nihai istişare, fatura kontrolü, ihtiyaç olması durumunda rehabilitasyon merkezine transfer ve evinize sağlıklı dönüşe kadar olan tüm ihtiyaçlarınıza hizmet veriyoruz.

 

Plastik cerrahi ameliyatları


Hizmetler listesi

Plastik cerrahi
Alerji – İmünoloji
Ağrı Tedavisi
Kemik İliği Nakli
Kanser Tedavisi ve Kemik İliği Nakli
Kardiyoloji
Kadiyovasküler Cerrahi
Checkup
Tanılama Servisleri (IVD)
Endokrinoloji Diyabeti ve Metabolik Hastalıklar
Kulak Burun Boğaz
Göz Sağlığı
Gastoenteroloji & Hepatoloji
Genel cerrahi
Saç Ekimi
Hematoloji
Girişimsel Radyoloji
IVF (In Vitro Fertilization)
Medikal Estetik ve Dermatoloji
Medikal genetik
Beyin Cerrahi
Nükleer Tıp
Sağlıklı Beslenme ve Diyet
Obezite ve Metabolik Cerrahi
Kadın Sağlığı ve Doğum
Ağız & Diş Sağlığı
Organ Nakli
Fizik tedavi ve Rehabilitasyon
Radyasyon Onkolojisi
Üroloji
Wellness

PLASTİK CERRAHİ

Karın germe ameliyatı, orta ve alt karın bölgesinde bulunan yağ fazlalığının ve sarkık haldeki derinin alındığı ve karın kaslarının gerilerek sağlamlaştırıldığı bir cerrahi girişimdir. Karın germe ameliyatı bir şişmanlık tedavisi değildir. Şişman kişiler bu cerrahi girişimden önce verebilecekleri miktarda kilo vermelidirler. Karın germe ameliyatı için plastik cerrahlar tarafından kullanılan pek çok teknik vardır. Karın germe ameliyatı, diğer vücut hatlarına yönelik düzeltme ameliyatları ile birlikte yapılabilir.

Ameliyat öncesi:

Bu dönemde cerrahınız size uyulması gereken bazı noktaları hatırlatacaktır. Özellikle eğer sigara içiyorsanız, buna ameliyattan 2 hafta öncesinden iki hafta sonrasına kadar ara vermelisiniz. Bu dönemde güneşte fazla kalmamalısınız. Eğer kullanıyorsanız E vitamini ve aspirine bu dönemde ara veriniz ve ameliyat öncesi ağır diyet rejimlerinden kaçınınız. Soğuk algınlığı ya da başka bir enfeksiyon ameliyatın ertelenmesine sebep olabilir.

Ameliyat öncesi yapılacak işlemin detaylarının planlanması için bir çizim yapılacaktır. Bunu takiben ameliyat öncesi ve sonrasının kıyaslanmasında gerekli olan fotoğraf çekimleri tamamlanacaktır.

Ameliyat:

Ameliyat, işleme bağlı olarak 2–5 saat sürebilir. Sıklıkla iç çamaşırı altında gizlenebilen ve göbeğin 8–10 cm altında ve kıllı bölgenin üzerinde kalan bir kesi hattı yapılır. Göbek çevresine cerrahın tercihine göre ikinci bir kesi yapılır. Ameliyat bittikten sonra kesi hattı tercihe göre ya metal zımbalar ya deri üzerinde tek tek dikişler ya da derialtından gizli dikiş ile kapatılır ve pansumanlar ile örtülür. Bölgede toplanacak fazla sıvıyı dışarı almak amacıyla dren adı verilen bir ya da iki tüp yerleştirilebilir. Ameliyat sırasında genellikle ilk gün kullanılmak üzere idrar sondası uygulanmaktadır. Ayağa kalkmanızı takiben idrar sondası çekilecektir.

Ameliyat sonrası:

Ameliyat sonrası dönemde V pozisyonu olarak adlandırdığımız bir pozisyonda yatmanız sağlanacak, böylece ameliyat bölgenizde oluşacak gerginlik azaltılmaya çalışılacaktır. Bu pozisyon belinizden itibaren gövdenizin 45 derece yükseltildiği pozisyondur. Zaman zaman bacaklarınızı kırarak gövdenize yaklaştırmanıza, aynı anda belden itibaren gövdenizi yatar duruma getirmenize müsade edilir. Ameliyat sonrası ilk saatlerden itibaren bacaklarınızı sık sık hareket ettirmeniz istenir.

Ameliyat sonrası karnınızı kavrayan bir karın korsesi uygulanacaktır. Basıncı ayarlanabilen bu korse ameliyat bölgenizin hareketsiz kalmasına ve şişmesinin engellenmesine katkı sağlamak amacıyla kullanılır.

Ameliyat sonrası ilk saatlerde bir şey yemenize izin verilmez. Genellikle ilk beslenme sıvı gıdalarla olur. Rahat gaz çıkarabildikten sonra yumuşak gıdalarla beslenmeye geçilir. Ameliyat sonrası ilk haftalarda genellikle öğün sayısını artırmanız ve miktarı kısıtlı tutmanız, gaz yapıcı gıdalardan kaçınmanız gerekmektedir.

Blefaroplasti, altta yer alan yağ dokusu ile beraber üst ve alt göz kapağının her ikisinden fazla cilt ve kasın uzaklaştırıldığı cerrahi bir girişimdir. Blefaroplasti düşük, sarkık gevşek cildi iyileştirir. Üst göz kapaklarının sarktığı yaşlı hastalarda görmeyi düzeltmeye yardım eder. Blefaroplasti, gözün dış yanında oluşan kaz ayağı veya diğer kırışıkları uzaklaştırma, gözaltındaki siyah halkayı ortadan kaldırmada, sarkık kaşı kaldırmada yararlı değildir. Bu sorun için en etkili yöntem botox uygulamasıdır. Bilindiği gibi botox uygulamalarının etkisi geçicidir.

Blefaroplasti ameliyatı, her hasta için onun özellikle ihtiyaçlarına bağlı olarak değişir. Sadece alt ve üst göz kapağı veya her iki bölgeyi içeren şekilde yapılabilir veya göz, alın, kaş, burunun diğer cerrahi girişimlerle birlikte yapılabilir. Göz kapağı cerrahisi yaşlanma sürecini durdurmaz. Buna rağmen göz kapağı bölgesinde gevşemiş, sarkmış görünümü azaltır. Göz kapağı ameliyatlarından önce kaşın duruşu incelenir ve gerekiyorsa kaşla veya alınla ilgili yöntemler tartışılır. Bu noktada bazen üst kapaktaki deri yığılmalarının nedeninin kaştaki gevşeme ve aşağı yönde yer değişikliğine bağlı olduğunu bilmekte yarar vardır. Bu konu, muayene sırasında belirtilir. İşlem öncesinde göz kapakları fonksiyonları incelenir. Bazen fonksiyon bozuklukları ve buna bağlı kapak asimetrileri olabilir. Bunlar değerlendirilerek ne oranda düzelebilecekleri size anlatılır. Yüzün uyumuyla ilgili daha iyi sonuçlar elde etmek için küçük veya büyük ilave girişimler önerilebilir. Bunlar bazı bölgelere yağ enjeksiyonundan, orta yüz ameliyatlarına kadar farklı yöntemler olabilir.

Ameliyattan önce bir hafta süreyle aspirin ve aspirin içeren ilaçlar kullanmayınız. Aynı şekilde yeşil çay gibi bitkisel çayların ve E vitamininin kan sulandırıcı etkisi olduğuna inanıldığından, bunların da ameliyattan önce bir hafta süreyle alınmamasında yarar vardır.

Ameliyat genel anestezi veya sedasyon altında yapılmaktadır. Bu nedenle işlemden 5 saat öncesinden itibaren yemek yenmemeli ve 4 saat öncesinden itibaren sıvı alınmamalıdır. İşlemden önce kan tetkiki ve kanama pıhtılaşma testleri yapılacaktır. Bunun yanında, genel sağlık durumunuz ve tıbbı öykünüz göz önüne alınarak ilave tetkiklerin yapılması gerekebilir. Hastanın geçmişindeki önemli rahatsızlıklar ve sürekli kullandığı ilaçlar varsa mutlaka doktora bildirilmelidir.

İşlem öncesi varsa yüzünüzdeki makyaj temizlenecek, operasyon öncesi ve sonrasını kıyaslamak için fotoğraf çekilecek ve operasyon planı gözden geçirilerek gerekirse çizim yapılacaktır.

İşlem bittiği zaman göz kapaklarını örten bantlar olacaktır. Bunlar görmenizi engellemez. Göz çevresine işlem sonrası ödemi kontrol etmek amacıyla soğuk uygulaması yapılır. Bu uygulama ilk gün saat başı 20 dakika, ikinci gün 2 saatte bir 20 dakika şeklinde olmalıdır. 3. günden sonra sabahları 5-10 dakika uygulamaya birkaç hafta devam edilebilir. Bu önlemlere rağmen, göz çevresinde şişlik ve morluk oluşabilir. Bu şişlik ve morluklar ilk 2 gün artarak seyreder. 3. günden itibaren giderek azalmaya başlar. Özellikle işlem sonrası ilk saatlerde, göz kapaklarını örten bantlar üzerinde sızıntı, hafif kanamalar görülebilir. Efor, öksürme, hapşırma bu şikayetleri artırır.

İşlem sonrası dinlenirken birkaç yastıkla başın yüksekte tutulması ödemin daha az olmasına yardımcı olur. İşlem sonrası ilk gün sıvı ve yumuşak gıda alınması, sert gıdalardan kaçınılması ödemin kontrolüne yardımcı olur. İşlem sonrası ilk günlerde, göz çevresinde gerginlik, batma, yanma şeklinde şikayetler olabilir. Basit ağrı kesicilerle bu şikayetler giderilebilir.

İşlem sonrası 3. günden itibaren göz çevresindeki ödem azalmaya başlar ve aktiviteler arttırılabilir. İşlem sonrası 4. günde göz çevresindeki bantlar alınır, göz köşesine 2 gün süreyle küçük bir bant uygulanabilir. Aynı gün göz çevresinin yıkanmasına ve göz kapaklarına nemlendirici uygulanmasına izin verilir. Bu işlemleri yaparken özenli olunmalı, sert hareketlerden kaçınılmalıdır. Göz çevresindeki bantlar ve dikişler alındığı zaman, sararmaya başlamış mor alan ve sınırlı bir şişlik doğaldır. Bunlar gün geçtikçe azalır ve hafif makyajla kamufle edilir. İşlem sonrası ağır sporlardan, solarium, sauna, güneş banyosu , buhar banyosu gibi ödem arttıran uygulamalardan 6 hafta boyunca kaçınılmalıdır,

Üst göz kapağı kıvrımında, alt göz kapağında, kirpiklerin altında, ince, pembe bir çizgi ilk haftalarda dikkati çekebilir. Göz köşesinde ise bu durum bazı olgularda daha uzun süreyle devam edebilir. Yine bazı olgularda göz dış kenarının kas askısı ile asılması gereken durumlarda, ilk hafta daha belirgin olmak üzere, gözler çekik görülebilir. Bu durum her geçen gün azalır. Bu yöntemin uygulanmasının nedeni, göz kapağı ameliyatlerından sonra gözün yuvarlaklaşarak göz biçiminin özelliğini yitirmesini engellemek ve göz bebeğinin altında gözün akının gereğinden fazla görünmesine engel olmaktır.

İşlem sonrası ilk haftalarda, sabahları uyanıldığında gözlerin şişmiş olması son derece sık rastlanan bir durumdur. Gün içinde bu şişlik giderek azalır. İlk haftalarda rüzgar ve güneşe maruz kalınmasına bağlı olarak gözlerde gerginlik, batma ve sulanma olabilir. Bu durumu önlemek için güneş gözlüğünden faydalanılabilir.

Gülme, kızma, üzülme, ağlama, şaşırma, gözleri kısma gibi hareketler sonucu yüzümüzdeki mimik kasları hareket eder ve buna bağlı olarak üzerindeki ciltte de kırışıklıklar oluşur. Yıllar içinde bu hareketlerin tekrarlanması sonucu ciltte oluşan kırışıklıklar kalıcı hale gelir. Kişinin mimiklerini kullanma alışkanlığı, güneşe maruz kalma süresi, cilt ve kas yapısı, yaş ve cinsiyetine göre bu kırışıklıklar da değişik derecelerde olur.

Botox nedir?

Botox uygulamasında kullanılan madde, Clostridium botulinum adlı bakteri tarafından salgılanan bir proteindir. Bu madde sinirlerden kaslara olan elektriksel iletiyi bloke ederek, uygulanan bölgedeki kasın fonksiyonunu geçici olarak azaltır veya yok eder. Kas fonksiyonunu kaybedip kasılamayınca, üzerindeki ciltte oluşan kırışıklıklar da azalır veya yok olur. Botox etkisi süresince bu mimik kasları isteseniz de çalıştıramazsınız. Bu nedenle şaşkınlık ve kızgınlık ifadeleri başta olmak üzere yüzdeki sevinç ve üzüntü ifadelerin birçoğunu kaybedersiniz. Bu dönem içinde cilt kendisini toparlama fırsatı bulur.
Botox bir mucize değildir. Yüzünüzde kalıcı olarak hiçbir değişiklik yapmayacaktır. Ayrıca sizi 20 yıl önceki görünümünüze de kavuşturmayacaktır. Botox uygulamaları sadece yüzünüzün belli bölgelerindeki kırışıklıklarda geçici düzelme sağlar.

Botox

  • Alın bölgesindeki yatay çizgiler,
  • İki kaş arasında yer alan ve çatık kaş görünümüne yol açan çizgiler,
  • Her iki kaş yan taraflarının yukarı kaldırılması
  • Her iki göz yan tarafında yer alan ve yüz yaşlanmasını gösteren çizgiler ve kırışıklıklar (kaz ayağı çizgileri ) ,
  • Alt göz kapağındaki çizgiler ve kısık göz şikayetinin düzeltilmesi,
  • Burun köküne yakın yer alan yatay çizgiler,
  • Burun ucunun kaldırılması,
  • Gülerken üst dişetinin görünmesi,
  • Üst ve alt dudaktaki dikey çizgiler (sigara içimi çizgileri),
  • Dudak köşelerinin yukarıya kaldırılması,
  • Alt dudak ile çene arasındaki yatay çizgi,
  • Çene cildinin daha pürüzsüz hale getirilmesi,
  • Boyundaki yatay çizgilerin ve dikey bantların tedavisi,
  • Eller, ayaklar, yüz ve koltuk altındaki aşırı terlemenin tedavisi için Botox kullanılabilir.


Botox nasıl uygulanır?

Tedavi bölgesi, 30-45 dakika önce temizlenerek, lokal aneztezi yapan krem uygulanır.
Botox maddesi çok ince uçlu özel iğneler ile birkaç noktadan kas içine enjekte edilir. Uygulama esnasında hastayı rahatsız eden bir ağrı şikayeti oluşmaz.

Tedavi Nasıl uygulanır?

– Hasta yatırılmaz, yarı oturur pozisyona getirilir.
– Enjeksiyonlar, 30 G’lık iğnelerle kas içine 30 – 45 derecelik açıyla uygulanır.
– Her noktaya ortalama 4-7 Ü Botox enjekte edilir (Bu dozu doktorunuz değiştirebilir).
-Tüm uygulama 10-15 dakika sürer.

Hastaya öneriler;

Tedavi sonrası 4 saat kadar mimiklerini kullanmamalıdır (yani gülmemelidir) ve yatmamalıdır (Aksi takdirde ilaç yayılabilir. Amaç, uygulandığı yerde ilacın etkisini göstermesidir). Botox uygulamasından hemen sonra yüz yıkanabilir ve her türlü makyaj ürünü kullanılabilir. Botox uygulamasından sonra, injeksiyon yapılan bölgelere iki gün masaj yapılmamalı, özellikle makyaj temizlenirken o bölgeler fazla ovuşturulmamalıdır. Yine iki gün için aerobik, step gibi egzersiz programlarına ara verilmelidir. Gerekli olursa 15 gün sonra hasta kontrole çağrılır.

Botox etkisi ne kadar sürer?

Botox’un etkisi uygulamadan 3-7 gün sonra başlar ve bu etki üç-dört ay devam eder. Uygulamaların sayısı arttıkça Botox’un etkisi 12 ay kadar devam edebilir.

Botoxun zararı varmı?

Botox 15 yıldır estetik amaçlı olarak kullanılmaktadır. Kas hastalıklarında kullanımı ise çok daha eskiye dayanmaktadır. Bu süreler içinde Botox’un hiçbir yan etkisi saptanmamıştır. Amerikan ilaç araştırma dairesi FDA’nın da onayladığı Botox tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır.

Çocuğun doğmasından uzun bir süre önce, gelişiminin ilk haftalarında,dudağında sol ve sağ kenarları ile damak ayrı ayrı geliştikten sonra birleşirler.Ancak, yaklaşık her 1000 bebekte bir normal birleşme oluşmayarak dudak ve damak yarık kalır.Damak yarığı ( Kurt Ağzı) tek başına veya dudak yarığı (Tavşan Dudağı) ile birlikte olabilir.Bu durumdaki bebeğin sorunları sadece dudak yarığı olan bebeklerden oldukça fazladır.Ayrıca dudak damak yarığı doğumsal başka hastalıklara da eşlik edebilir ve bu hastalıklar ile ilgili sorunlar ile karşılaşabilir.Dudak ve damak yarığı ile doğan bir çocuk, diğer çocuklardan görünüşü ve bazı fonksiyonları dışında hiçbir şekilde ayrılmaz.Eğer farklı bir hastalık tablosu söz konusu değilse zeka gelişimleri normaldir ve her türlü gelişme kapasitesine sahiptirler.

Dudak ve damak yarıklarına neden olan faktörler birden çoktur.Doğumsal bir anomali olmasının yanı sıra çevresel bazı faktörler, gebelikte kullanılan bazı ilaçlar ya da maruz kalınan hastalıklar sıklıkla dudak damak yarıklarının oluşumu için suçlanmıştır. Yakın akraba evliliklerinin de dudak damak yarıklarının görülme sıklığını artırdığı bilinmektedir.

Tek başına damak yarıkları kız çocuklarında daha sık, hem dudak hem damak yarıklarının birlikte görüldüğü durumlar ise erkek çocuklarında daha sık görülmektedir. Eğer anne babadan birinde bir dudak damak yarığı varsa ve çocuklarının birinde dudak damak yarığı oluşmuşsa daha sonra olacak çocuklarda dudak damak yarığı görülme sıklığı genellikle daha fazla olur. Böyle durumlarda genetik konsultasyonlar istenerek doğacak çocukta dudak damak yarığına rastlanma olasılığı araştırılabilir.

Hem dudak hem damak yarıklarında tam ve kısmi yarıklardan söz edilir. İlgili yapıların tümünün yarık olduğu durumlara tam yarık, dokuların bir kısmının bir araya geldiği ama bir kısmının yarık olarak kaldığı durumlarda ise kısmi yarıklar söz konusudur.

Damak yarıkları, bazı çocuklarda, küçük dili etkileyen küçük bir çentik şeklinde iken, bazılarında küçük dilden dudak bölgesine kadar uzanmaktadır. Damak yarığı onarımı cerrahın, anestezistin ve hastanın durumuna göre 3 – 12 aylar arasında yapılabilmektedir. Bu şekilde çocuğun cerrahi işleme dayanabilmesi kolaylaşmaktadır. Cerrahi onarım sırasında, yarığın iki kenarında yapılan kesilerle, kenardaki dokular orta hatta doğru yaklaştırılmakta ve damak bütünlüğü sağlanmaktadır. Bu onarım sırasında yumuşak damak kasları da onarılmakta, bu şekilde çocuğun doğru konuşması ve beslenmesi için gerekli zemin de sağlanmaktadır. Ayrıca başka yerinden kemik veya doku almak gerekir ise başka bir yerden kesi yapmak gerekebilir.

Damak yarığı ameliyatı sonrası çocuğu rahatlatan, hafif uyku veren ilaçlardan yararlanılır. Genellikle birkaç saat sonra berrak, sıvı gıdalarla beslenmeye başlanır, ancak doktorunuz uygun görmezse ağızdan beslenmesini bir süre geciktirebilir. İlk bir iki günde, ilaçlarla rahatlıkla kontrol edilebilen, huzursuzluk ve ağrı şikayetleri olabilmektedir. Bu zaman diliminde çocuk ağızdan beslenmeye başlanmasına rağmen normal miktarlarda beslenemeyeceği için damar yoluyla sıvı verilerek gerekli destek sağlanmaktadır. Başta sadece berrak sıvıların alınmasına izin verilir daha sonra ise süt ilave edilir, giderek tane içermeyen daha yoğun gıdalara geçilir. Tüm öğünlerden sonra su içirilmesi operasyon bölgesinde gıda birikmesini engeller.

Deri grefti uygulamaları, sıklıkla plastik cerrahlar tarafından yapılan ve vücudun bir bölgesinden, deri eksikliği olan bir başka bölgeye deri nakli yapılarak gerçekleştirilen ameliyatlardır. Açık yaraların kapatılmasında oldukça faydalı bir yöntemdir. Eğer yarada deri yamasını tutmasına yetecek miktarda kan akımı ve doku gelişmişse, bunun üzerine bir deri grefti uygulanabilir. Deri greftleri kalınlıklarına göre genellikle ince, kalın ya da tam kalınlıklı olmak üzere sınıflanırlar. Deri alınan bölgedeki yara kendiliğinden iyileşir. Eğer tam kalınlıklı bir deri alınmışsa, buraya başka bir yerden daha ince bir deri yamasının konması veya tam kalınlıklı olarak deri alınan bölgenin dikilerek kapatılması gerekir. Deri yamalarının uygulandığı alanlar kazalar, yanıklar ve tümörlerin çıkarılması nedeniyle oluşan açık yaralar şeklindedir. Bazı yaralar sadece deri yamasıyla kapatılamazlar, bunlar için daha karmaşık cerrahi girişimler yapmak gerekebilir. Bazı durumlarda da yaranın deri yaması tutacak hale getirilmesi için bir süre pansuman değişiklikleri ve alternatif yöntemler kullanmak gerekebilir.

Bazı durumlarda yaranın kendi kendine iyileşme ihtimali olsa da, bunun çok uzun zaman alacağı ve bu bölgede oluşacak nedbenin sağlıksız ve kötü olacağı düşüncesiyle de o bölgeye deri grefti uygulanması düşünülebilir.

Greft uygulamaları genel anestezi veya lokal anestezi altında yapılabilir. Hangi anestezi şeklinin uygulanacağı hastanın genel durumu, greftin uygulanacağı bölge, yaranın genişliği ve hastanın yaşıyla ilgilidir. Deri alınan bölge hazırlandıktan sonra dermatom adı verilen bıçaklar yardımıyla deri parçaları alınır ve uygulanacağı bölgelere deri uygulanır. Bir süre pansumanın açılmaması gerekir. Bu durum hastadan hastaya farklılıklar gösterir. Bazı yaralar uzun süre açılmadan kalabilirken, bazılarının erken dönemde 3. günden itibaren, açılması gerekir.

Hastanın geçmişindeki önemli rahatsızlıklar ve sürekli kullandığı ilaçlar varsa mutlaka doktora bildirilmelidir.

Bilindiği gibi gebelik sırasında anne karnında büyüyen çocuğun hacmindeki artış, gebe kadının karnındaki derinin de genişlemesine yol açar. Bu durumdan esinlenerek plastik cerrahide doku genişletici balonlar geliştirilmiştir. Bu balonlar, vücudun bazı bölgelerine uygulandığında ve belirli aralıklarla şişirildiğinde uygulandığı bölgedeki derinin genişlemesine ve bu derinin başka alanlarda kullanılmasına izin verir. Uzun yıllardır kullanılagelen bu teknikle ilgili yöntemler oldukça geliştirilmiştir. Saçlı derideki kayıplar, göğüs bölgesindeki doku eksiklikleri; vücutta, boyunda, kol ve bacaklarda olmak üzere vücudun çok çeşitli alanlarında doku genişletici balonlar kullanılmaktadır.

Ameliyat öncesinde, hastanın geçmişindeki önemli rahatsızlıklar ve sürekli kullandığı ilaçlar varsa mutlaka doktora bildirilmelidir.

İşlem öncesi ameliyat tekniği ayrıntıları ile konuşulur ve bu tekniğin size uygun olup olmadığına birlikte karar verilir. Birden çok seans gerektirmesi tekniğin en önemli dezavantajlarından birisidir. İlk aşamada balon içi boş bir şekilde genişletilmesi istenen bölgeye yerleştirilir. İzleyen günlerde haftada iki veya üç kez olmak üzere balon bir rezervuar yardımıyla şişirilmeye başlanır. İstenen hacim ve genişlemeye ulaşıldığı zaman, ameliyatla balon yerinden çıkarılarak elde edilen doku onarılacak bölgeye kaydırılır.

Birinci ve ikinci ameliyat genel anestezi altında yapılırken, aradaki şişirme seanslarında herhangi bir anestezi gerekmez. Şişirme işlemi, bölgenin temizliğini takiben, ince bir iğne yardımıyla doku genişletici balonun içine serum fizyolojik enjeksiyonu ile gerçekleşir.

Şişirme işlemi sırasında balonun üstündeki deriyi genişletmesine bağlı olarak bir baskı ve ağrı hissi duyulabilir. Bu noktada ağrı şiddetlenirse şişirme işlemi yavaşlatılır ya da durdurulur.

Doku genişletme yöntemi vücudun bir bölgesinden bir başka bölgesine, mikrocerrahi yöntemleriyle veya tamamen bağımsız olarak bir deri nakline kıyasla, uygulama yapılacak bölgedeki çevre dokuların genişletilmesi esasına dayalı, oldukça pratik ve yararlı bir yöntemdir. Doku genişletme yönteminin en başarılı olduğu alanlar saçlı deri ve göğüs duvarıdır.

İşlem öncelikle kullanılacak doku genişletici balonun boyutlarının belirlenmesi ile başlar. Uygulanacak bölgede yapılan ölçümlerden sonra o bölge için kullanılabilecek en uygun ölçülerdeki balon seçilir ve birinci ameliyatta, bu bölge açılarak balon oraya yerleştirilir. Balon ile şişirme gerecini birleştiren bir boru vardır. Bu boru şişirme gereci genişletici balondan genellikle biraz daha uzakta tutulur. İlk ameliyattan sonra bölgeye hafif baskılı bir pansuman uygulanır. Gerekirse dren konulur ve yaklaşık 1–2 hafta kadar dokuların iyileşmesi beklendikten sonra rezervuar yardımıyla balon şişirilmeye başlanır. Her işlem öncesinde mutlaka hastanın, kan ve pıhtılaşma değerleri kontrol edilerek komplikasyon ihtimali azaltılmaya çalışılır. Şişirme dönemi içinde bölgenin travmaya uğramaması ve ağır yük kaldırılmaması gereklidir. Genellikle uygulanacak bölge ve doku genişletici balonun boyutlarına bağlı olarak şişirme işlemi, birkaç haftadan birkaç aya kadar uzayabilir. Yeterli hacime ulaşıldıktan sonra bir süre beklenir. Bu süre bazen iki haftayı bulur. Daha sonra ikinci ameliyatla balon çıkarılır ve ameliyat gerçekleştirilir.

Dupuytren hastalığı, avuç içindeki zar yapıların ve bunların parmaklara olan uzantılarının bant ve yumrularla kalınlaşması sonrası avuç içinde ve parmaklarda ilerleyici çekilmelere neden olmasıdır. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, epilepsi (sara), sarılık, sigara, alkol kullanımı, şeker hastalığı ve koroner yetmezlik durumlarında hastalığın görülme ihtimali artar. Aile öyküsü olanlarda ve 40 yaş öncesi hastalarda daha hızlı seyreder. Çekilmeler en çok yüzük parmağında görülür. İkinci derecede tutulum oranı serçe parmağındadır, fakat tüm el parmakları hastalıktan etkilenebilir. Elin iç yüzündeki çıkıntılar ve gerginlik yaratan bantlar cilde yapışıktır. Zamanla parmaklardaki eklemlerde hareket kısıtlılığı gelişir. Hastanın el fonksiyonları kısıtlanır.

Dupuytren hastalığının tedavisinde konservatif yaklaşımlar, hastalığın ilerlemesine engel olmaz. Eğer parmak eklemlerinde 30 derecenin üzerinde sabit bir çekinti gelişirse ameliyat gereklidir. Ameliyatta, avuç içindeki yapışıklıklara neden olan bantların durumuna göre uzunlamasına zigzag kesiler ya da düzlemesine tek bir yatay kesi yapılır. Cerrahinin amacı çekintiye neden olan tüm yapıların çıkartılmasıdır. Bu nedenle avuç içindeki zarsı yapının tamamen ya da tamamına yakınının çıkartılması amaçlanmaktadır.

Bu ameliyat çoğunlukla bölgesel uyuşturma ile yapılmaktadır, fakat anestezi uzmanının değerlendirmesi sonucunda gerekirse genel anestezi uygulanmaktatır. Genel anestezi hastanın tam olarak uyutulması ve solunumunun nefes borusuna yerleştirilen bir tüple anestezi ekibince denetlenmesi anlamına gelmektedir. Herhangi bir sorun yaşanmaması için öncelikle bazı laboratuvar testleri yapılmaktadır. Anestezi uzmanı ameliyat öncesi hastayı değerlendirmeye alacaktır. Ameliyathanede hastanın kalp atımları ve kan oksijen seviyesi ameliyat süresince, devamlı olarak elektronik cihazlar yardımıyla takip edilmektedir. Allerji veya ilaç reaksiyonu çok nadir de olsa görülmekte ve ölümcül olabilmektedir. Üstelik rutin testlerle duyarlı kişiler önceden saptanamazlar. Ancak bu istenmeyen durumlar hastane koşullarında oluştuklarında, başarıyla tedavi edilebilirler ve hastaya zarar verecek bir durum olma olasılığı son derece azdır.Dupuytren cerrahisi el içerisindeki damarsal ve sinirsel yapılara zarar vermemek için cerrahın gözüne taktığı büyütmeli bir gözlük aracılığı ile yapılmaktadır.

Yenidoğanlarda en sık görülen iyi huylu deri tümörlerinden birisi olan hemanjiyom doğumda mevcut olabileceği gibi, sıklıkla hayatın ilk aylarında sonradan ortaya çıkar. Hemanjiyom kan damarlarının aşırı derecede çoğalması ile ortaya çıkan iyi huylu bir tümördür. Bu damar çoğalması iyi huylu olmasına rağmen komşu dokularda ve üzerindeki deride yıkıma yol açar. Hızla çoğaldığı bir büyüme evresi sonrasında büyümenin durakladığı ve ardından gerilediği iyileşme dönemi de bulunmaktadır. Bu nedenle hemanjiyomların % 90’ı ergenlik çağına kadar gerileyip tamamen kaybolmaktadır. Ancak gerileme yerine aksine büyümeye devam eden, sık sık kanayan veya önemli bölgelerde bulunduğu için günlük yaşam ve gelişmeyi etkileyen hemanjiyomlar da vardır. Göz kapağı ve ağız kenarı gibi yerleşimlerde bulunan hemanjiyomlar hastanın temel işlevlerini önemli derecede etkileyeceğinden kendiliğinden gerilemesini beklemeden tedavi gereksinimi doğurabilirler. Yine büyük ve kanamaya neden olan, bu nedenle yaşamı tehdit eden hemanjiyomlar da beklenmeden cerrahi yolla alınmayı gerektirirler. Aynı zamanda yarattığı görünüm bozukluğu nedeniyle de tedavi kararı verilebilir.

Bu ameliyat yerleşim yerine göre bölgesel uyuşturma ile de yapılabileceği gibi sıklıkla genel anestezi altında yapılması tercih edilmektedir. Genel anestezi hastanın tam olarak uyutulması ve solunumunun nefes borusuna yerleştirilen bir tüple anestezi ekibince denetlenmesi anlamına gelmektedir. Herhangi bir sorun yaşanmaması için öncelikle bazı laboratuar testleri yapılmaktadır. Anestezi uzmanı ameliyattan önce sizi değerlendirmeye alacaktır. Ameliyathanede kalp atımlarınız ve kan oksijen seviyeniz ameliyat süresince devamlı olarak elektronik cihazlar yardımıyla takip edilmektedir.

Genel anestezi öncesi, hastanın midesi boş olacak şekilde, 6–8 saat hiçbir şey yenmemeli ve içilmemelidir. Ameliyat sonrası da en az 4–6 saat ağızdan hiçbir şey alınmamalıdır. Bu süreler hastanın doktoru tarafından değiştirilebilir.

Ameliyatın süresi uygulanacak cerrahi girişimin tipine ve hemanjiyomun yerleşim yeri ve büyüklüğüne göre değişmekle birlikte 2–6 saat kadar sürmektedir. Hemanjiyomun yerleşim yerine ve büyüklüğüne göre yapılacak ameliyat da değişmektedir. Genellikle lezyonun üzerinden veya komşu bölgelerden cilt kesisi yapılacak ve buradan cilt altında bulunan damarsal yapı çıkartılacaktır. Üzerindeki deride yara oluşturmayan hemanjiyomlarda cilt karşılıklı olarak kapatılabilmektedir, fakat ciltte yara veya ülser oluşumu söz konusu ise cilteksikliğini komşu alanlardan deri kaydırmak ya da cilt yaması uygulamak ile düzeltmek gerekebilir. Ameliyat sonrası hasta, genellikle 1 saat kadar uyanma odasında izlendikten sonra odasına gönderilir..

Hidradenitis suppurativa koltuk altı ve heriki kasık bölgesinde ve bu bölgelerin komşuluğundaki terbezlerinin derin tekrarlayan apseleri sonucu bu bölgede boşalan apse odakları ve bunlara ait fibroze olmuş kanallar ile birlikte ağrı ve hareket kısıtlılığına yol açan bir hastalıktır. Nadiren meme başı çevresinde de görülebilir. Erken dönemde uzun süreli antibiyotik tedavisi ve apse drenajı ile tedavi edilirken tekrarlayan ve derinleşerek apse kanalları oluşturan durumlarda cerrahi olarak bu alandaki derinin çıkarılması gerekir. Çıkarılan doku az ise yara dudakları birbirine dikilebilir (primer kapama) veya geniş alan çıkarılmış ise deri grefti uygulanır. Deri grefti uygulandığında o alanın bir süre istirahate alınması gerekir. Bazı özel durumlarda çıkarılan alanın yandaki veya uzaktaki doku çevrilerek kapatılması gerekebilir. Yaralar normal iyileşse bile bu bölgeler normal deri görüntüsünde farklı olurlar. İltihaplı doku tam çıkarılsa bile bazen bir süre pansumana devam etmek gerekir. Bir ameliyatta bir alan veya hastanın ameliyat sonrası kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi de göz önüne alınarak birkaç alan bir arada ameliyat edilebilir.Bu ameliyattan sonra ameliyatla bir ilgisi olmadan o güne kadar iltihaplanmamış komşu dokularda iltihap gelişebilir ve bunlar için yeniden tedavi ve ameliyat gerekebilir.

El, ayak, koltukaltı veya yüzde ortaya çıkan aşırı terleme durumları hasta için derin ve dramatik bir deneyimdir. İş yaşamı ve ilgili mesleki aktiviteler, günlük normal yaşam aktiviteleri ve kişiler arası sosyal ilişkiler dahil olmak üzere hayatın tüm yönlerini etkiler.

Koltukaltı Aşırı Terlemeleri: Bu durum giysilerin koltukaltlarında rahatsızlık verici ter izleri oluşturur. Bu nedenle insanlar giysilerini seçerken teri gösterecek kumaş veya renklerden kaçınırlar.

Ayak TerlemesiBu durum ayak kokularına sebep olur. Ayrıca el ve ayak terlemesi birlikte olan durumlarda araç kullanmak güçleşmektedir.

Yüzde Aşırı TerlemeYüzde terleme kişinin gerçekte öyle olmamasına karşın aşırı gergin ve güvensiz görünmesine sebep olur. Yüzde terleme ile birlikte bazen diğer rahatsız edici bir durum olan aşırı kızarma da ortaya çıkabilir.

Ameliyat

Evet, aşırı terleme durumunun tek uzun süreli ve etkili tedavi yöntemi sempatik sinir uyarılarının ter bezlerine gidişin cerrahi yolla durdurulmasıdır.

Basitçe, bu işlem tüm aşırı terleme bölgelerinin (el, ayak, koltukaltı ve yüz) tedavisi ile sonuçlanır. Bu işlem Endoskopik Torakoskopik Sempatektomi (ETS) olarak adlandırılır.

Bölgesel Aşırı Terleme Durumunda ETS Yöntemi

  • Endoskopik Torakoskopik Sempatektomi (ETS) işlemi tecrübeli bir göğüs cerrahisi uzmanı tarafından hastanın yalnızca 1 günlük hastane yatışı ile gerçekleştirilir.İşlem genel anestezi altında, cerrahın bir kamera yardımıyla göğüs boşluğu arka kısımda kaburgaların hemen arka ucuna yakın bölgede sempatik zincire titanyum klipsler konularak tamamlanır.

  • Her iki göğüs boşluğu için yapılan bu işlem yaklaşık 1 saat sürer.

  • Hastalar işlemden yaklaşık 3 gün sonra işlerine dönerler.

  • Bu yöntem el ve koltukaltı aşırı terlemeleri için ileri derecede etkilidir

Ameliyat sonrası

Operasyonun hemen sonrasında belirtilerde düzelme %100’e yakın oranda sağlanır. Operasyon sonrası geç dönemde hastaların %85’inde el terlemelerinde ciddi gerileme olduğu görülür. Koltuk altı terlemelerinde ileri dönemlerde tam iyileşme hali hastaların %70’inde görülür.

Ergenlik döneminde; erkeklerde göğüs bölgesinde, hormonal nedenlerle büyüme, dolgunluk ve hassasiyet olması doğaldır. Geçici olması gereken bu durum, çeşitli nedenlerle kalıcı hale gelirse jinekomasti olarak adlandırılır. Gençlerin aktivitelerini, giyim kuşamlarını etkilemeye başlayabilir, sosyal bir probleme dönüşebilir (bol kıyafetler giymek, duruş bozukluklarına yol açmak, denize girmekten kaçınmak vb.)

Jinekomasti çoğunlukla yukarıda tanımlandığı şekilde karşımıza çıkmasına rağmen, bazen hormonal, tümoral nedenler veya kullanılan ilaçlara bağlı olarak, tek veya çift taraflı jinekomastiye rastlanabilir.

Söz edilen durumların ayırıcı tanısı için ayrıntılı bir öykü, görüntüleme teknikleri (ultrasound, MR gibi) ve hormon analizleri gerekebilir. Klasik jinekomasti ergenlik döneminde başlayıp devam ederken, diğer nedenlerle oluşan jinekomastiler daha ileri yaşlarda ortaya çıkabilir ve tek taraflı görülme oranı daha yüksektir.

Ayırıcı tanı ile jinekomastinin nedenine karar verildikten sonra tedavi planlanmasına geçilir. Büyüklüğü ve derideki bolluğa göre jinekomasti 3 gruba ayrılır. Birinci evrede büyüklüğü sınırlı ölçülerdedir, deride gevşeklik veya sarkma yoktur. Ikinci evrede ise irice bir kadın göğsü gibidir, ancak deride sarkma oluşmamıştır. Üçüncü evrede ise ek olarak deride tedavi gerektirecek ölçüde gevşeklik vardır.

Jinekomastinin hangi evrede olduğu tedavi planını oluşturmakta önemlidir. Eğer birinci evre jinekomasti söz konusu ise yapılan tetkiklerden sonra bunun ağırlıklı olarak yağ dokusundan oluştuğu görülürse sadece vakum uygulanarak jinekomasti tedavi edilebilir. Eğer göğsün yapısı yağ dokusu dışında meme bezinden oluşuyorsa, meme başından yapılacak küçük bir kesi ile bu dokunun çıkarılması ve patolojiye yollanması söz konusu olabilir. İkinci evre içinde hemen hemen aynı tedavi yöntemlerinin olduğu söylenebilir. Üçüncü evredeki jinekomastilerde derideki sarkıklık ileri düzeydeyse, bu durumda fazla deriyi ortadan kaldıracak bir takım cerrahi planlamalar gündeme gelir.

Genç ve deri elastikiyetinin fazla olduğu durumlarda vakumla ya da meme başının çevresinden yapılacak cerrahi işlemlerle deri problemi halledilebilir. Ama çok ileri yaşlarda ve derinin çok sarkık olduğu durumlarda daha geniş doku çıkarılması gerektiği için meme başının altından yarım ay trazında cerrahi müdahaleler yapmak gerekebilir.

Bu yöntemlerden hangisi uygulanırsa uygulansın ameliyat öncesi dönemde 10 gün süreyle aspirin alınmaması, ameliyat öncesinde bazı laboratuvar kontrollerinin yapılması gereklidir. Ayrıca hastanın geçmişindeki önemli rahatsızlıklar ve sürekli kullandığı ilaçlar varsa mutlaka doktora bildirilmelidir.

Uygulamada eğer açık cerrahi yöntemlerden biri seçilmişse, bölgeye bir dren uygulanması gerekir. Drenin amacı ameliyat bölgesine birikebilecek serum ya da kan gibi maddelerin dışarıya alınması ve bunlara bağlı komplikasyonların yaşanmamasıdır. Dren genellikle 24-48 saat içinde çekilir.

Hemen hemen her olguda uygulanan bir diğer uygulamada ameliyat bölgesini baskı altına almak amacıyla elastik bandaj uygulamasıdır. Ameliyatın 4 ya da 5. günü elastik bandaj yerine özel bir korse giydirilir. Bu korsenin kullanımı oldukça kolaydır. Korse üç hafta sürekli giyilmelidir. Üçüncü haftadan sonra gündüz özellikle ağır aktiviteler yapılırken korsenin giyilmesi faydalı olur. Bu süre de yaklaşık 6 haftadır.

Ameliyat bölgesinde ilk günlerde bir ödem, hassasiyet, ağrı hatta yer yer morluklar oluşabilir. Bunlar genellikle ilk 2-3 günden sonra giderek azalmaya başlar. Hassasiyet haftalarca sürebilir. Zaman zaman uyuşmalar, batmalar, yanmalar günlük hayatı zorlaştıracak boyutlarda olmasa da hastanın şikayetleri olarak karşımıza çıkabilir.

İkinci haftadan sonra havuz ve denize girmeye müsaade edilir. 6 hafta süreyle de buhar banyosu, sauna, solarium gibi ödeme yol açabilecek faktörlerden kaçınmaya çalışılır. Benzer şekilde ağır sporların yapılması ve göğüs bölgesine darbe alınabilecek aktivitelerden 6 hafta süre ile kaçınılması gerekmektedir.

Alın ve kaş bölgesinde sıklıkla yaşlanmanın fark edilen izleri görülür. Bu yapılarda gevşeme, kaş düşmesi, göz kapağı sarkması, alın kırışıkları, kaş çatma izlerine neden olabilir. Kaş kaldırma cerrahisinde, bu problemler için sorumlu yapıların sıkıştırılmasıdır veya alın yumuşaklığının değiştirilmesidir, kaşlar yukarı kaldırılır, kaş çatma izleri iyileştirilir. Kaş kaldırma tek başına veya yüz germe veya göz kapağı cerrahisi gibi diğer işlemlerle kombine olarak yapılabilinir.

Kaş kaldırma cerrahisinde son gelişmeler endoskopiyi de içeren değişik yaklaşımlı prosedürlerin uygulanabilmesini mümkün kılmaktadır. Kaş kaldırma cerrahisi her hasta için kişiseldir. Sizin ihtiyaçlarınız doğrultusunda, cerrahınız tarafından çeşitli cerrahi insizyon tekniklerinden biri seçilebilir. Kaş kaldırma yaşlanma sürecini durdurmaz. Tedavinin değişik şekilleri; kaş kaldırma cerrahisi ve alında kaşın üst bölgesinde gevşekliğin tedavi edilmesini içerir. Deri gevşekliğinin ve çizgilerinin iyileştirilmesi, diğer tedaviler veya cerrahi girişim ile iyileştirilebilir. Risk veya olası komplikasyonlar tedavi veya cerrahinin değişik şekilleri ile ilişkilidir.

Kulağın kafa tabanına uzaklığı ve kendi içindeki açıları farklılıklar gösterebilir. Kulağın kıvrımlarının silik ve kafa tabanından uzaklığının çok olmasına ‘kepçe kulak’ adı verilir. Tıbbi açıdan hiçbir sorun yaratmayan bu durum, özellikle çocukluk döneminde psikolojik travmaya yol açabilmektedir. Kepçe kulak ameliyatı kulağa yeniden şekil vermek için yapılan bir ameliyattır. Altı yaş civarında kulak gelişimi büyük oranda tamamlandığı için, düzeltme işlemi özellikle bu yaştan sonra yapılır. Altı yaştan itibaren bu ameliyatların yapılmasının bir diğer nedeni de, özellikle ilkokul çağında çocuğun uğrayabileceği psikolojik travmalardan onu uzak tutabilmektir. Kepçe kulak ameliyatları altı yaşından itibaren yapılmakla birlikte, çoğu zaman daha ileri yaşlarda doktora başvurulursa ameliyatın yapılmasına bir engel yoktur.

Erişkinlerde bu ameliyat yapılacağı zaman ameliyat öncesinde 10 gün süreyle aspirin ve kan sulandırıcı maddeler kullanılmamalıdır. Ayrıca hastanın geçmişindeki önemli rahatsızlıklar ve sürekli kullandığı ilaçlar varsa mutlaka doktora bildirilmelidir.Doğuştan kepçe olan kulakların düzeltilmesi için çok çeşitli ameliyat teknikleri mevcuttur. Kepçe kulak ameliyatı ile ilgili teknik ayrıntılar önceden tartışılır ve farklı teknikler arasından, kişinin beklentilerine uygun olan yöntem seçilir. Ameliyat öncesi rutin kan tahlilleri ve muayeneler yapıldıktan sonra ameliyata geçilir. Ameliyat genel anestezi veya sedasyonla lokal anestezi altında (çocuğun sakinleştirilmesi ve ameliyat bölgesinin uyuşturulmasını takiben) yapılabilir. İleri yaşlarda yapılacak ameliyatlarda genel anestezi pek tercih edilmez, sedasyon ve lokal anestezi ön planda tutulur. Eğer ameliyat sedasyon ve lokal anestezi altında yapılırsa hastanede yatılması gerekmez.Ameliyat genellikle kulak arkasından yapılan bir kesi ile gerçekleştirilir. Kıkırdak şekillendirilerek, kafa tabanıyla kulak arasındaki açı ve mesafe ayarlanır. Yine kulak arkasındaki kesi kapatıldıktan sonra (alınması gerekmeyen dikişlerle) örtücü ve hafif baskılı bir pansuman uygulanır. İşlemden sonraki ilk hafta kulak üzerine yatılması istenmez. İkinci haftadan itibaren üzerine yumuşak bir yastıkla yatılabilir. Baş yaklaşık 30 derece kadar yüksekte olacak şekilde yastıklarla yükseltilmelidir. İlk iki gün gerginlik ve baskı hissi doğaldır. Üçüncü günden itibaren bu baskı ve gerginlik hissi azalmaya başlar. Ameliyatı izleyen 4.-5. günde pansuman ilk açıldığında kulaklar hafif ödemli, sararmaya yüz tutmuş, mor şekilde olabilirler. Pansuman açıldığı günden itibaren ameliyat bölgesi yıkanabilir ve nemlendirici krem bütün kulağa sürülebilir. Geceleri iki hafta süreyle kulağın kıvrılmasını engelleyecek bir tenis bandı giyilmeye devam edilir.

İlk haftalarda zaman zaman zonklama tarzında ağrılar, dokuda bir miktar şişlik olağandır. Her geçen gün bunlar azalır. Uyuşukluk ve hassasiyet kaybolmaya başlar. Birbirini izleyen haftalar içinde kulaktaki ödem azalır. Kıvrımlar daha iyi şekilde ortaya çıkar ve giderek son şeklini alır. İlk haftalarda travmadan, güneş ışığından, sauna ve solaryumdan kaçınmak gerekir.Ameliyattan sonraki ilk günlerde artan ve zonklayıcı tarzda ağrı, ameliyat bölgesinden gelen bir sızıntı ve kanama doktorunuzla teması gerektiren durumlardır. Bu durumda kontrolünüz yapılır ve gerekirse pansumanınız değiştirilir, ilaçlarınız yeniden düzenlenir.

Yaralardan ölü dokuların temizlenmesi alınması, parmağın veya bir bölünün alınması, önceden mevcut bazı küçük izlerin düzeltilmesi, küçük yaraların ve küçük kesilerin dikilerek kapatılması ve küçük benlerin alınması, ağır cerrahi işlem ve genellikle genel anestezi gerektirmeyen müdahalelerdir. Bunlar küçük müdahale ameliyatı kapsamındadır.

Bazı durumlarda özellikle kol ve bacaklarda yapılan küçük müdahalelerde, iyileşmenin daha çabuk ve kaliteli olmasını sağlamak için, o ekstremitenin istirahate alınması hatta özel bandaj, alçı veya atel uygulanması gerekmektedir.

Küçük müdahalelerden önce aspirin ve benzeri kan sulandırıcı ilaçlar kullanılmamalıdır. Hastanın geçmişindeki önemli rahatsızlıklar ve sürekli kullandığı ilaçlar varsa mutlaka doktora bildirilmelidir.

İşlem öncesi bazen kanama pıhtılaşma zamanını değerlendiren bazı laboratuvar testleri uygulanır. Eğer hastanın önemli bir sağlık problemi varsa (kalp veya şeker hastalığı gibi) bunlarla ilgili daha ayrıntılı araştırmaların yapılması gerekebilir.

İşlem sedasyon (sakinleştirme) ve lokal anestezi ile çocuklarda ise genel anestezi ile genellikle uygulama yapılacak bölgenin temizliği ve bu bölgenin uyuşturulması ile başlar. Lezyon çıkarılır veya yara dudakları tazelenerek o bölge değişik dikiş ve tedavi yöntemleri ile onarıldıktan sonra, pansuman uygulanır. Bu pansuman çoğu zaman kapatılarak yapılmakla birlikte bazı durumlarda pansumanın açık tutulması gerekebilir. Biyopsi amacıyla çıkarılmış dokular mutlaka patoloji laboratuarına yollanır ve bunların sonuçları alındıktan sonra tanı kesinleşir.

Birçok tümörün (kitlenin) bilinen en iyi tedavi yöntemi cerrahi olarak çıkarılmalarıdır. Tümörle beraber bir miktar sağlam doku da nüks olasılığını azaltmak için güvenlik şeridi olarak çıkarılır. Böylece tümör çıkarımı sonrası oluşan yara, tümörden daha büyük olacaktır. Tümörün yerleştiği alan, tümörün büyüklüğü, tümörün komşu olduğu hayati ve fonksiyonel dokular, tümörün cinsi gibi faktörler tümörün çıkarılmasından sonra oluşacak açıklığı belirler. Eğer doğrudan dikişlerle kapatılamayacak kadar geniş bir yara oluşursa veya bazen cerrahın uygun görmesi nedeni ile çevreden doku çevirimi veya uzak bir bölgeden deri aşısı alınması gerekebilir. Deri aşısı alındığı verici sahada, ya dikişlerle kapatılan ya da iltihaplanmazsa kendiliğinden iyileşen, kısmi kalınlıkta, ek bir yara oluşacaktır. Tümör ameliyatlarından sonra kalan izler genellikle belirgin olur. Özellikle başka bölgeden alınan doku ile yama yapılmak zorunda kalınır ise bu daha dikkat çekici ve farklı görünüme neden olur. Ayrıca yüzde; dudak, burun, göz kapakları kaş ve kulak gibi bölgelerde oluşan gerginlik nedeni ile şekil bozuklukları olabilir. Ameliyat sonrası ameliyat alanı veya daha geniş bir alan bazen yüzün tamamı pansuman ve sargı ile kapatılmış olabilir. Küçük kanamaların dışarı alınması için dren konması gerekebilir. Evinizde iken bu dren haznesi doldukça borusundan ayrılarak boşaltıldıktan sonra vakum yapılarak tekrar borusuna takılması ve boşaltılan miktarın her defada kaydedilmesi gerekir. Boşaltılan miktar günde toplam 100 cc den fazla olur ise doktorunuza haber vermeniz gerekir. Dren genellikle 24-48 saat içinde alınır.

Vücudun çeşitli bölgelerinde dokuların iyileşme süreci birbirinden farklıdır. Bunun için her bölgede uygulanacak tek bir dikiş alma süresi yoktur. Bölgenin özelliğine göre size kaçıncı gün dikiş alınacağı belirtilir. Bu süre göz kapağında dördüncü gün olabilirken, kol ve bacakta iki yada üç haftayı bulabilir. Bazen dikiş alınması gerekmeyen bir yöntemle onarım yapılabilir. Bu konuda size bilgi verilir.

Tüm cerrahi işlemlerde olduğu gibi küçük müdahalelerde de işlem sonrasında bölgenin hijyenik açıdan temiz tutulması, güneşe ve aşırı sıcağa maruz kalmaması gerekmektedir. İşlemden sonra ilk iki gün bir gerginlik ve ağrı hissedilmesi doğaldır. Üçüncü günden itibaren rahatlama beklenir. Ancak rahatlama yerine, devam eden ve giderek artan bir ağrı, gerginlik hissi, bölgede ısı artışı ve hassasiyet enfeksiyon habercisi olabilir. Bu durumda mutlaka doktora haber verilmelidir.

Liposuction “lipos=yağ” ve “suction=emmek” sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur ve “vakumla yağ emmek” anlamına gelmektedir. Vakumlu bir pompaya bağlı özel tasarlanmış kanüller aracılığıyla vücudun çeşitli bölgelerinden yağ emme tekniğidir. Kanüller kullanılarak yapılan liposuction yaklaşık çeyrek asırdır uygulanmaktadır. “Liposhaping, lipoplasty, liposculpture, suction assisted body contouring, suction lipectomy, liposhifting” gibi çeşitli adlarla anılan tekniklerin temelinde liposuction ve alınan yağın gerekli yerlere yeniden enjekte etme yatar. Aslında, tüm yapılan işlemlerde amaç, vücudun çizgilerini değiştirmektir. Hemen tüm bu işlemler temelde liposuction tekniğine dayanır.

Birçok teknik kullanılarak yağ emme işlemi gerçekleştirilebilmektedir. Kuru teknik, ıslak teknik, şişirme (tümesan) tekniği, ultrason yardımlı liposuction (UAL), Power-Assisted Liposuction (PAL) tekniği bunların arasında sayılabilir.

  1. Tümesan Teknik (Şişirme Tekniği)

Tümesan teknikte çok miktarda serum, bir miktar anestezik ilaç ve adrenalin ve bazen bikarbonat ile karıştırılarak liposuction yapılacak alanlara enjekte edilir. Bu sayede enjeksiyon yapılan alanlarda uyuşma sağlanır. Bu teknikte genellikle genel anestezi kullanılmasının gerekmediği iddia edilse de, bol miktarda sıvının cilt altına verilmesi hastada rahatsızlık ve ağrıya neden olabilir. Bu nedenle hastalar, enjeksiyon sırasında geçici olarak uyutulabilirler. Tekniğin ameliyat sonrası dönemde hastanın ağrısını oldukça azalttığı ve 16 saat kadar daha anestezinin etkisinin sürdüğü iddia edilmektedir.

İşlemde kullanılan bütün kanül tipleri, liposuction yapılacak olan yağ dokusunda delikler açarken hem yağ dokusunu emer, hem de geçtiği alanda çevredeki yağ hücrelerini tahrip eder. Bu nedenle, gereğinden fazla liposuctiondan kaçınılmalıdır.

  1. Ultrasonik Liposuction

Ultrason yardımlı liposuction son yıllarda popüler olmuş bir tekniktir. Birçok uzman ultrason yardımlı liposuctiona, normal liposuctiona bir alternatif olarak tek başına değil, özellikle sert alanlarda faydalı ve tedavi sırasında harcanan gücü azaltan yardımcı bir yöntem olarak bakmaktadır. Bazıları ise ultrasonik teknik kullanmanın daha düzgün bir vücut çizgisi oluşturmada yararlı olduğunu düşünmektedir. Ancak bazı sakıncalarının olması ultrason yardımlı liposuction’ın yaygınlaşmasını önlemiştir.

  1. Lazer Yardımlı Liposuction

Lazerlipoliz daha çok tümesan liposuction ile birlikte kullanılmaktadır.  Genellikle küçük alanlarda, vakumla emme işlemi yapmadan yağ dokusunu eritmek için kullanılmaktadır. Cihaz istenen alanda 12 dakika kadar tutulduktan sonra çok küçük kesiler yapılarak eriyen yağ dışarı alınır. Eriyen yağ dokusu küçük miktarlarda olduğundan sorunsuz olarak vücut tarafından uzaklaştırılabilmektedir. Cihaz ısı üretmediği için yanıklara neden olmamaktadır.

  1. Yüzeysel Liposuction:

Yüzeysel liposuction son 10–15 yıldır uygulanmakta olan bir tekniktir. Derin tabakalardaki yağ dokusunun yanında cildin hemen altından yağ emme esastır. Böylece deri sarkması ihtimali olan kişilerde daha sıkı bir cilt elde edilebilmektedir. Ancak cildin hemen altında olan travmanın deriyi besleyen kan damarlarını tahrip ederek daha kötü iyileşmeye yol açabileceği de akılda tutulmalıdır. Ciltte renk değişiklikleri de oluşabilecek bir sorundur. Ancak yüz ve boyunda yoğun damar ağı nedeniyle yüzeysel liposuction çok daha güvenle uygulanabilir.

İnce kanüller yardımıyla, yüzeydeki yağ dokusunun alınması ve deri altında oluşturulan düşük miktarda tahriş yardımıyla; deride çekme ve dolayısıyla daha gergin bir yüzey sağlayabilen bu işlem, gerçekten de deri fazlasını düzeltip, sellülit için belli bir oranda düzelme sağlayabilir. Bu tekniğin teorik olarak işe yaramasına rağmen, bazı olumsuz sonuçları da doğurabileceğini bilmek gerekir. Bu konuda yeterince deneyimli olmayan kişilerce yapıldığında istenmeyen sonuçlarla yüzleşmeniz kaçınılmaz hale gelebilir. Bölgesel kalıcı deri hasarları, kalıcı renk değişimi, yüzeysel damarlamada artış ve hatta o bölge derisinin canlılığını kaybetmesi olasıdır.

Temel olarak vücudun hemen her bölgesine uygulanabilen liposuction, bayanlarda en sık karın, kalça ve uyluklar ve diz bölgelerine; erkeklerde ise en sık bel ve karın bölgeleri ile meme bölgelerine uygulanmaktadır. Ayrıca kol, ayak bilekleri, boyun ve ense, yüz liposuction uygulanan alanlardır.

Liposuction halk arasında bilinenin aksine, esas amacı kilo vermek olan kişiler için ideal bir teknik değildir. Ancak buna rağmen diyet ve egzersiz yöntemlerine yardımcı olmak üzere zaman zaman kilo vermek isteyen hastalarda da uygulanabilmektedir. Liposuction temel olarak ideal kiloda veya ideal kiloya yakın kişilerde, egzersizle ve diğer yöntemlerle verilmesi pek mümkün olmayan bölgelerdeki estetik olmayan yağ kitlelerinin uzaklaştırılması için kullanılmaktadır. Temel olarak her yaşta uygulanabilse de yağ dokusunun uzaklaştırılması sonucu altı boşalmış olan derinin eski gerginliğini elde edebilmesi için yeterince elastik olması gereklidir. Aksi takdirde cilt sarkmaları olabilir ve bu sarkan derinin ek yöntemlerle alınması gerekebilir.

Liposuction yaptıracak olan kişinin öncelikle genel sağlık durumunun iyi olması gereklidir. Çünkü işlem rasgele muayenehanelerde ve polikliniklerde yapılabilecek basit bir işlem değil; aksine ciddi bir cerrahi işlemdir.

Liposuctionda temel olarak genel anestezi kullanılsa da küçük alanlar için lokal anestezi kullanılabilir.

KİMLER LİPOSUCTİON İÇİN UYGUN DEĞİLDİR

  • Bağ dokusu hastalıkları

  • Kan pıhtılaşmasında sorunlar ve kanama bozuklukları

  • Lupus

  • Şeker hastalığı

  • Kalp-akciğer hastalığı, yüksek tansiyon

  • Depresyon

  • Aşırı şişmanlık

  • Yara iyileşmesinde sorunlar

  • Son 6 ay içinde Roaccutane® kullanan hastalar

  • Sigara

  • Alkolizm ve ilaç bağımlılığı

  • Hamilelik

Kişinin sağlıklı olması aranan ilk koşuldur. Dolayısıyla, kişinin tıbbi geçmişi ve sahip olduğu hastalıklar hassasiyetle sorgulanmalıdır. Sistemik bir hastalık durumunda ise, hastanın doktoru ve ameliyatta bulunacak olan anesteziyoloji uzmanıyla görüşülerek, işlemin yapılabilirliği ve alınacak önlemler kararlaştırılmalıdır. Kan pıhtılaşmasını etkileyen ilaçlar örneğin aspirin, işlemden en az iki hafta önce kesilmelidir, aksi takdirde aşırı kan kaybı, kan toplanması ve aşırı morarma olabilir. Bunların bir kısmı geçici olsa da kan toplanması, yani hematom oluşumu, istenmeyen neticelere, düzensizliklere sebep olabilir. Bir takım bitkisel ürünler de kanama eğilimi yapabilir. Böyle bir durumda hastanın hekimine danışması ve bu maddelerin kullanımını kesmesi gerekmektedir.

Genellikle vücuttaki yağ hücre sayısının ergenlik çağından sonra hemen hemen sabit bir sayıda kaldığı düşünülmektedir ve yağ hücre sayısının fazla olduğu alanlarda biriken yağın diyet ve egzersize dirençli olduğu iddia edilmektedir. Erişkinde kilo artışı genellikle yeni hücrelerin oluşmasıyla değil, var olan hücrelerin büyümesiyle gerçekleşir.

Yağ hücresi liposuction ile emilerek uzaklaştığında söz konusu hücre tamamen yok olmuştur. Ancak kalan hücrelerin de diyete dikkat edilmediği takdirde yağ depolayarak büyümeleri söz konusu olabilir; hatta eskisinden daha fazla kitle oluşturmaları mümkündür. Bu nedenle liposuction ameliyatlarından sonra egzersiz ve dengeli beslenme çok önemlidir.

Elastikiyeti iyi bir cilt çok önemlidir. Ancak yaş tek başına etkili bir faktör değildir. 16-80 yaş arasındaki pek çok kişinin liposuctiondan fayda göreceği düşünülse de, 18 yaşın altında metabolik dengenin tam olarak olgunlaşmadığı ve hastanın vücut ölçülerinin sabitlenmediği için bu ameliyat, 18 yaşından önce yapılmamalıdır. Çok ileri yaşlarda ise liposuction faydalı olsa bile, deneyimler genellikle ek işlemlerle cilt dokusu fazlalığının alınması gerektiğini göstermektedir.

Ameliyat Öncesi:

İşlem öncesi yağlanma bölgeleri ve yapısı incelenir, elde edilen sonuçla ilgili ayrıntılar konuşulur. İşlemden önce kilo vermek yararlı olacaksa bu konuda size bilgi verilir, ayrıca deri elastikiyeti yeterli değilse işlem öncesi LPG uygulanması yararlı olabilir. Hastanın geçmişindeki önemli rahatsızlıklar ve sürekli kullandığı ilaçlar varsa mutlaka doktora bildirilir. Gerekli bilgiler ve iyileşme süreciyle ilgili ayrıntılar konuşulduktan sonra işlem yapılmadan önce 10 gün süreyle aspirin alınmamalıdır. Bitkisel çaylar, E vitamini ve koenzim Q gibi kan sulandırıcı ajanlardan kaçınılmalıdır. İşlem öncesi bir süre aç olunmalıdır. Süre ile ilgili olarak size bilgi verilecektir.

İşlem genel anestezi, sedasyon ve lokal anestezi veya sadece lokal anestezi ile yapılır. İşlem günü veya bir gece öncesinde duş alınmalıdır. İşlemden önce çalışılacak alanların belirlendiği çizimler yapılır ve kendinizi daha rahat hissetmenizi sağlayan bazı ilaçlar kullanılır.

Ameliyat:

İşlem sırasında yağ alınacak bölgelere özel bir sıvı enjekte edilir. Bu sıvı ameliyat bölgesinin uyuşmasını, kanama miktarının azalmasını ve bunlara bağlı olarak yağın daha kolay alınmasını sağlar. İşlem ince metal tüpler ve vakum oluşturmak amacıyla kullanılan şırıngalar veya emici motor ile yapılır. İşlem süresi uygulama bölgesi ve alınacak yağ miktarına göre değişir.

İşlem bittiği zaman vücudunuza özel bir korse giydirilir. Bunun amacı kapalı bir alanda gerçekleştirilen işlemin kaçınılmaz bir şekilde oluşturacağı şişliği sınırlamak ve işlem sonrası kişinin daha rahat hareket etmesini sağlamaktır.

Meme büyütme memelerin büyümesini ve belli oranda dikleşmesini sağlayan bir estetik operasyondur. Hamilelik sonrası, hastalık sonrası veya kendiliğinden olan meme hacim kayıplarını yerine koymak için silikon protezlerle (meme dokusu altına yerleştirilen) yapılan bir operasyondur. Bazen de meme dokusunun alındığı cerrahiler (mastektomi) sonrası meme hacmini tekrar kazandırmak için kullanılmaktadır

Kişisel sebeplerle memelerinin küçük olduğunu düşünen kadınlarda vücut hatlarını düzeltmek için, gebelik sonrası meme hacmindeki kaybı düzeltmek için,meme büyüklüğünde simetrinin sağlanması için,çeşitli durumlarda memeyi yeniden oluşturmak için, tıbbi ya da kozmetik nedenlerle yerleştirilen meme implantlarının (protezlerinin) değiştirilmesi için kullanılan estetik bir operasyondur.

Modern meme protezleri, doğada polimer zincirinin uzunluğuna ve karmaşıklığına göre katı, sıvı ya da jel olarak bulunabilen polidimetil siloksandan elde edilmektedir. Silikon, silikon-karbon bazlı bu polimer ailesinin jenerik ismidir. Meme protezleri, şekil, içerik ve yüzey yapısı açısından incelendiğinde iki gruba ayrılmaktadır. Gerekliliğine göre meme protezleri yuvarlak ve anatomik (damla) olarak ikiye ayrılırlar. Yuvarlak protezlerin yatay ve dikey taban çapları birbirine eşittir. Anatomik protezlerde dikey çap, yatay çaptan biraz daha uzun olup, protezin yüksekliği alt kutupta üst kutuptan fazladır. Anatomik olarak adlandırılmasının sebebi memenin şekline daha çok benzemesinden ileri gelmektedir. İçeriğine göre ise piyasada silikon jel ile dolu protezler ve fizyolojik serum, yani fizyolojik tuzlu su ile dolu protezler bulunmaktadır. Bunlarda silikondan oluşan katı zarfın içinde silikon jel ya da fizyolojik serum bulunur. Yüzey yapısına bakıldığında ise protezler yüzeyi düz ve pürtüklü protezler olarak iki gruba ayrılmaktadır. Pürtüklü yüzeyli protezlerin çevresinde kapsül oluşumunun düz yüzeyli olanlara göre daha az olduğu saptanmıştır.

Girişimden Önce Hastanın Dikkat Etmesi Gereken Hususlar:

Ameliyattan önceki en az 6 saat ağızdan katı gıda almamış olmalısınız. Sizden beklenen özellikle kullandığınız ilaçlar (özellikle de aspirin gibi kanın pıhtılaşmasını engelleyici olanlar), mevcut ya da geçirilmiş önemli hastalıklarınız ve alerji durumunuz hakkında doktorunuza bilgi vermenizdir.

Cerrahi Yöntem:

Meme protezi yerleştirilmesi için 4 ayrı kesi seçeneği bulunmaktadır. Bunlar, koltukaltı, memebaşı çevresi, memealtı ve göbek kesilerdir.Her kesinin kendine göre üstünlükleri ve zayıf noktaları vardır. En çok tercih edilenler memealtı ve memebaşı çevresi kesilerdir. Memebaşı çevresinde yapılan kesi areola adı verilen kahverengi kısmın çevresinde oldukça küçük bir yara izi ile iyileşmekle birlikte teknik olarak süt kanallarının kesilmesi gerekebilir. Memealtı kesisinde ise meme bezine ve süt kanallarına hiç bir zarar gelmediği gibi; memealtı oluğuna oturan belli belirsiz bir yara izi ile iyileşme gerçekleşir. Koltukaltı kesisinde meme üzerinde hiç bir kesi bulunmamakta ve koltukaltından girişim yapılmaktadır. Koltukaltı ve göbek kesilerinden genellikle endoskopik olarak protez yerleştirilir. Yara izleri ameliyat sonrası erken dönemde hafif kızarık olarak belirgin olsa da zaman içinde giderek solmakta ve belirsiz hale belirsiz hale gelmektedir.Bu kesiler aracılığı ile meme bezinin ya da göğüs kasının altında düzlemlerde uygun büyüklükte bir cep hazırlanmakta ve protez bu cebe yerleştirilmektedir.Bu ameliyat genel anestezi altında yapılmaktadır. Genel anestezi hastanın tam olarak uyutulması ve solunumunun nefes borusuna yerleştirilen bir tüple anestezi ekibince denetlenmesi anlamına gelmektedir.

Girişimden Sonra Hastanın Dikkat Etmesi Gereken Hususlar:

Taburcu olurken pansuman, kontrol günleriniz ve tedaviniz hakkında bilgilendirileceksiniz. Ağrı ve diğer gereksinimleriniz için doktorlarınız tarafından uygun ilaçlar verilecektir. Lütfen doktor ve hemşirenizin verdikleri dışında ilaç kullanmayınız. Doktorunuz muayene ve diğer bulgularınıza göre ne zaman sıvı ve katı gıda alabileceğinizi size söyleyecektir. Ameliyat sonrası dönemde doktor ve hemşirenizin izin verdiği en erken zamanda ayağa kalkıp dolaşmalı ve solunum egzersizi yapmalısınız.

Mastopeksi, ya da diğer adıyla meme dikleştirme ameliyatı, özellikle hamilelik ve emzirme sürecinde, ayrıca menapoz ve kilo verme sonrasında ve yerçekiminin de etkisiyle memenin büyüklüğü ile ilgili önemli bir sorun olmamasına karşın meme dokusunda oluşan hacim kaybı, deride gevşeklik ve çatlaklarla kendini gösteren sarkıklık (meme pitozu) ile başvuran hastalarda estetik olmayan görüntüyü düzeltmek amacıyla yapılan bir ameliyattır.

Meme pitozu 3 evrede incelenmektedir: Birinci derece pitozda meme başı, memealtı çizgisi hizasına ya da 1 cm altına inmiştir. İkinci derece pitozda meme başı, memealtı çizgisinin 1-3 cm altına inmiş olmakla birlikte halen karşıya bakmaktadır. Üçüncü derece pitozda ise meme başı 3 cm.den fazla bir inme göstermiş ve aşağı doğru yönlenmiştir. Ayrıca yalancı pitoz olarak adlandırılan bir durum vardır –ki bu durumda meme gevşek ve sarkık olduğu halde, meme başı memealtı çizgisinin üzerinde bulunmaktadır.

Meme dikleştirme ameliyatları sırasında değişik cerrahi teknikler kullanılır. Bu ameliyatlar sadece meme başının çevresinden yapılacak bir kesi ile gerçekleştirilebileceği gibi, bazen memenin altında düz bir çizgiyle, ya da ters-T adını verdiğimiz bir çizgiyle yapılması gerekebilir. Deri elastikiyetinin yapısı, memenin yapısı ve arzu edilen sonuç bu tekniklerin belirlenmesinde önemli birer faktördür.

Cerrahi Yöntem:

Meme küçültme ameliyatında yağ ve meme dokusunda belirgin bir azaltma ve memenin yukarı doğru yerleştirilmesi söz konusu iken, meme dikleştirmede doku çıkarılmamakta; sadece deri fazlası çıkarılmaktadır. Meme küçültme ameliyatlarında kullanılan ameliyat öncesi tasarımlar meme dikleştirmede de kullanılabilir. Meme dikleştirme ameliyatıyla elde edilebilecek neticelerin ayrıntıları ameliyat öncesinde mutlaka konuşulmalıdır.

Ameliyat sonrası hastanın gündelik hayatına dönmesi, yapılan işlem, hastanın yara iyileşmesi ve hastanın toleransına bağlı olarak 1-3 hafta arasında değişir.

Burun ameliyatı (Rinoplasti), plastik cerrahların en sık yaptıkları ameliyattır. Bu ameliyat, burnun görünüm, yapı ve işlevinde değişikliğe neden olabilir. Rinoplasti, burnunuzun büyüklüğünü artırabilir veya azaltabilir. Burun ucunuzun şeklini değiştirebilir. Burun kanatlarınızı daraltabilir, burun ve dudağınız arasındaki açıyı değiştirebilir. Bu ameliyat doğuştan veya kaza sonucu meydana gelen bozuklukları düzeltebilir, ayrıca bazı nefes alma problemlerini giderebilir.

Tüm hastaların ihtiyaçlarını karşılayacak ortak bir rinoplasti yöntemi yoktur. Rinoplasti ameliyatı hastaların isteklerine göre kişiselleştirilir. Açık rinoplasti ameliyatında kesiler, burun içine yapılabilir veya burnun dikkat çekmeyen yerlerine gizlenebilir. Bazı nefes alma problemlerini düzeltme amacıyla burun içi cerrahi girişimler rinoplasti ile aynı zamanda yapılabilir.

Bu ameliyat için en uygun adaylar, burun şeklinde mükemmellikten çok düzelme beklentisindeki kişilerdir. Gerçekçi beklentilerin yanında sağlık durumunun iyi olması ve psikolojik denge de uygun hasta için önemli özelliklerdir. Rinoplasti, diğer cerrahi girişimlerle de uygulanabilir. Burun ameliyatından sonra kişi ve veya ameliyatı yapan plastik cerrahın memnun kalmadığı durumlarda ikinci ameliyat yapılabilir. Bazen estetik amaçlı olmayan başka nedenlerle (burun kırığı, deviasyon, dudak damak yarığı burnu) burun ameliyatı yapılmış ve istenen sonuç alınmamış olabilir. Bu durumda yapılan ameliyatlar burun revizyonu veya sekonder rinoplasti olarak adlandırılır. Bu ameliyatlar bazen çok basit bir işlemi bazen de önceki ameliyattan daha zor işlemleri içerebilir. Burundan kalan fazlalıkların alınması genellikle basit işlemleri gerektirirken, Fazla alınmış dokuların yerine konması çok komplike işlemler gerektirebilir. Bunlar arasında; kulak arkasından kıkırdak veya faysa alınması, kaburgadan kıkırdak veya kıkırdak-kemik alınması sayılabilir.

Genel veya lokal anestezi altında uygulanır. Septorinoplasti ve Açık Rinoplasti olarak iki şekilde yapılır. Açık ya da kapalı olarak adlandırılan bu kesi biçimlerine doktorunuz karar verecektir. Ameliyat süresi burnunuzun özelliklerine göre değişmekle birlikte 1–5 saat sürebilir.

Girişimden Sonra Hastanın Dikkat Etmesi Gereken Hususlar: Ameliyattan sonra hemen yemek yeme ihtiyacı hissetmeyeceksiniz. Taburcu olurken pansuman, kontrol günleriniz ve tedaviniz hakkında bilgilendirileceksiniz. Ağrı ve diğer gereksinimleriniz için doktorlarınız tarafından uygun ilaçlar verilecektir.

Burun yüzün tam ortasında yer alan, görünüm ve solunum açısından çok önemli bir organdır. Buruna yönelik girişimler her yönüyle çok iyi planlanmalı ve incelikle gerçekleştirilmelidir. Estetik burun ameliyatı ile burunun boyutu küçültülebilir, burun ucunun şekli değiştirilebilir, burun delikleri daraltılabilir, genişletilebilir, üst dudakla burun arasındaki açı değiştirilebilir. Bu ameliyat doğumsal bozuklukların, burun yaralanmalarının ve bazı solunumsal problemlerin düzeltilmesine yardımcı olabilir.

Burnunuzla ilgili şikayetlerinizi tüm detayları ile doktorunuza aktarmanız gerekmektedir. Solunumla ilgili şikayetlerinizin olup olmadığı, oluyorsa; mevsimlerle ilişkisi, aktivitelerle artıp artmadığı, ağız kuruluğu, baş ağrısı, horlama, burunda akıntı gibi sorunlara yol açıp açmadığı ayrıntıları ile konuşulmalıdır. Geçirilen travmalar ve önceden geçirilmiş bir operasyon olup olmadığı zamanlarıyla birlikte bildirilmelidir. Hastanın geçmişindeki önemli rahatsızlıklar ve sürekli kullandığı ilaçlar varsa mutlaka doktora bildirilmelidir. Şekille ilgili rahatsızlık duyulan özellikler ve beklentiler anlatılmalıdır.

Bu cerrahi yöntem için en ideal olan kişiler mükemmel bir burun bekleyenlerden ziyade, görünümde daha iyi olmayı umanlardır. Rinoplasti olacak kişilerde istenilen kriterler, gerçekçi beklentiler, sağlıklı olma ve psikolojik sağlamlıktır. Rinoplasti diğer cerrahi yöntemlerle birlikte uygulanabilir.

Herkese uygulanabilecek genel bir estetik burun ameliyat yöntemi yoktur. Ameliyatlar iki şekilde yapılabilir; işlem sırasında kişinin tam olarak uyutulduğu genel anestezi, veya kısmen sakinleştirilerek ameliyat bölgesinin uyuşturulduğu sedasyonla lokal anestezi. Bu yöntemler size ayrıntılı olarak anlatılarak hangi yöntemin size uygun olacağına karar verilir. Kesi burun içinde veya açık rinoplasti ameliyatında olduğu gibi dışarıda olabilir. Rinoplasti sırasında burnun iç kısmına yapılacak olan müdahale genellikle nefes almayı kolaylaştırır.

Ameliyat öncesinde size anlatılan detaylara göre ameliyat süresi değişkenlik göstermekle birlikte genellikle 1,5-2 saattir. Ameliyattan sonra odanızda kendinize geldiğinizde; burnunuzun üzerinde alın ve yanaklara uzanan bir alçı kalıp, burun içinde tamponlar olacaktır. Eğer tampon uygulanmışsa genellikle ameliyatın ertesi günü veya iki gün sonra bunlar alınır. Ameliyattan sonra ilk saatlerde ağrı pek olmamakla birlikte bulantı ve baş dönmesi görülebilir. Bu durumlar için bazı ilaçlar tedavinizde yer alacaktır. Ameliyattan dört saat sonra sulu gıdalar ile beslenmeniz başlar ve dolaşmanıza izin verilir. Sabah yapılan ameliyatlarda akşam üzeri, öğleden sonra yapılan ameliyatlarda ise ertesi gün eve gitmenize izin verilir. Ameliyattan sonraki ilk 48 saat dinlenmeniz, alın ve yanaklara iki saatte bir 15 dk. soğuk uygulaması sizi rahatlatacak, şişlik ve morluklarınızı sınırlayacaktır. Üçüncü günden itibaren şişlik ve morluklar hızlı bir şekilde geçmeye başlar. Günlük aktivitelere yavaş yavaş dönülür.

Ameliyattan bir ya da iki hafta sonra alçı kalıp alınarak sadece burnu örten bir ince bant uygulanır. Amaç, kalıbın alınmasını takiben, burunda oluşabilecek şişlikleri kontrol etmektir. Bu bant yaklaşık bir hafta burun bölgesinde tutulur. Burnunuzdaki bantlar açıldığında ana hatları ile burun şeklini görebilsenizde, detayların ortaya çıkması zaman alır. Özellikle ilk aylarda sabahları burun daha şiş olabilir, bu şişlik gün içinde azalır. Burun ucuna yapılan girişimlerin yoğunluğuna ve kullanılan tekniğe bağlı olarak, burun ucunda geçmesi bazen ayları bulabilen uyuşukluk ve sertlik olabilir.

Ameliyattan sonra erken dönemde burun darbelerden korunmalıdır. Bu nedenle vücut teması gereken sporlar ve gözlük kullanımı ilk 8 hafta içinde sakıncalıdır. Aynı şekilde ödem oluşmaması için sauna, solarium, güneş banyosu ve buhar banyosuna aynı süreyle maruz kalınmamalıdır. Buna karşın ikinci haftadan itibaren egzersiz, yüzme ve bireysel sporlar yapılabilir.

Ameliyattan sonra ilk günler ve haftalarda burun içindeki ödem ve kabuklar nedeniyle solunum çok rahat değildir. Bu dönemde bazı damla ve kremler önerilecektir ve kullanımları şikayetlerinizin azalmasını sağlar.

Ameliyattan sonra 1,3,6 ve 12. aylarda kontrolleriniz yapılarak iyileşme süreciniz izlenir. Ameliyat öncesi ve sonrasında çekilen fotoğraflarla kıyaslamalar yapılır.

Uyluk germe ameliyatı, dış uyluk , kalça ve kuyruk sokumu bölgelerinde bulunan yağ fazlalığının ve sarkık haldeki derinin alındığı ve karın kaslarının gerilerek sağlamlaştırıldığı ve diğer alanların gerginliğini artırıldığı bir cerrahi girişimdir.Uyluk germe ameliyatı bir şişmanlık tedavisi değildir. Şişman kişiler bu cerrahi girişimden önce verebilecekleri miktarda kilo vermelidirler.Uyluk germe ameliyatı için plastik cerrahlar tarafından kullanılan çeşitli teknikler vardır.Uyluk germe ameliyatı, diğer vücut hatlarına yönelik düzeltme ameliyatları ile birlikte yapılabilir.

Ameliyat öncesi

Bu dönemde cerrahınız size uyulması gereken bazı noktaları hatırlatacaktır. Özellikle eğer sigara içiyorsanız, buna ameliyattan 2 hafta öncesinden iki hafta sonrasına kadar ara vermelisiniz. Bu dönemde güneşte fazla kalmamalısınız. Eğer kullanıyorsanız E vitamini ve aspirine bu dönemde ara veriniz ve ameliyat öncesi ağır diyet rejimlerinden kaçınınız. Ameliyattan önce 10 gün süreyle aspirin gibi kan sulandırıcı ajanlardan kaçınılmalıdır. Ayrıca hastanın geçmişindeki önemli rahatsızlıklar ve sürekli kullandığı ilaçlar varsa mutlaka doktora bildirilmelidir.

Ameliyattan önce 3-4 gün süreyle yumuşak gıdalar alınmalı, posalı yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Size söylenen saatten sonra bir şey yenmemelidir. Bu süre operasyondan önceki 8 saati kapsamaktadır

Ameliyat günü veya daha öncesinde sizin için gerekli olan kan tahlilleri yapılacaktır. Aynı şekilde ameliyat öncesi dönemde anestezi konsültasyonunuz yapılacak ve size uygulanacak anestezi şekline karar verilecektir. Soğuk algınlığı ya da başka bir enfeksiyon ameliyatın ertelenmesine sebep olabilir.

Ameliyat

Uyluk germe ameliyatı genel anestezi altında yapılır. Ameliyat, işleme bağlı olarak 2–6 saat sürebilir. Ameliyat sonrası 2-3 hafta günlük aktiviteler kısıtlanır. Dikişler 12-14 günlerde alınır. Spor gibi aktivitelere 6 hafta sonra başlanabilir.

Ameliyat sonrası ilk gün en sıkıntılı dönemdir.

Ameliyattan sonra hastanede kalacağınız süre ise 1-2 gecedir. Eve gitmenize izin verildikten sonrada ilk haftayı ev istirahatinde geçirmeniz beklenir. Ayrıca operasyon sonrası ilk bir hafta sigara konusunda dikkatli olunmalıdır. Sigaranın yara iyileşme sürecine olumsuz etkisi olduğu unutulmamalıdır.

Ameliyattan sonraki ilk iki gün vücudun ödemli olduğu dönemdir. Bu dönemde vücut su toplar hareketler zorlaşır. Genellikle üçüncü günden itibaren ödem azalmaya başlar hareketler kolaylaşır.

Ameliyattan sonra ikinci haftadan itibaren yavaş yavaş sosyal hayatınıza dönmenize izin verilir. Fakat altı hafta süreyle ağır işler yapmamanız beklenir. Ameliyattan sonra altı hafta boyunca sauna, solaryum, buhar banyosu, güneş banyosu ve ağır sporlar sakıncalıdır.